31 Ocak 2010 Pazar

İlk yardım

Merhaba Takipçilerim,

Bu yazımda sizlere bugün başımdan geçen bir olayı ve ardından yaşananları anlatacağım.

Okulda geçirdiğim her günün akşamında olduğu gibi evime dönüyordum. Belediye otobüsüyle Boğaziçi Köprüsüne yaklaştığımızda otobüsteki diğer yolcuların ayaklandığını gördüm. Ben ters yönde oturduğumdan arkamda ne olduğunu göremiyor, müzik dinliyor olduğumdan da neler konuşulduğunu duyamıyordum. İnsanların yüz ifadelerinden birşeylerin ters gittiği anlaşılıyordu. Arkama döndüm ve bir adamın otobüsün içinde yerde yattığını gördüm. Adamın başına birkaç kişi toplanmış ve yardım etmeye çalışıyorlardı. Herkes adama birşeyler sorup ne olduğunu anlamaya çalışıyor, ama baygın adamdan ses gelmeyince hiçbirşey yapamıyorlardı. İlk önce bayıldığını düşünüp ayaklarını havaya kaldırdılar, herhangi bir değişiklik olmadı. Daha sonra adamın ağızından kan sızmaya başlayınca birisi sara krizi geçiriyor olabileceğini söyledi, ve herkes durdu kimse ne yapılacağını bilmiyordu...

Az sonra adam uyandı, çok bitkin, solgun, ağzı yüzü kan olmuş bir biçimde etrafına bakındı, neler olduğunu anlamaya çalıştı. Yardımcı olanlar adamı bir koltuğa oturttu, su içirmeye çalıştı fakat adamın bilinci hala tam olarak yerine gelmemişti. Bir kaç dakika içinde ambulans geldi ve adamı ambulansa aldılar. Sonrasında yaşananları bilmiyorum, umarım durumu iyidir...

Bu ve benzeri bir çok olay, 17 milyon kişinin yaşadığı İstanbul’da hergün onlarca kez yaşanıyor olabilir. Bindiğim otobüste ki 50 kişiden, bende dahil hiçbiri, adamın ne sara krizi geçirdiğini anlayabildi, ne de anladıktan sonra gerekli ilk yardımı yapıp, adamın dilini ısırmasını engelleyebildiler. Bu olay beni çok etkiledi. Yaşanan çaresizlik, yardımcı olmaya çalışanların boşa çabalamaları, adamın ağzından boşanan kan hala gözümün önünden gtmiyor. Eve geldiğimde bu gibi durumlarda ne yapılabileceği konusunda ufak bir araştırma yaptım ve bunları sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım gerçekten takipçilerim vardır ve şimdiye kadar bu blog da yayınladığım boş bilgiler yerine insan sağlığını vehayatını ilgilendirebilecek bu bilgileri aklııarının bir köşesine yerleştirirler.

Gelelim bilgilere,

Öncelikle solunum sistemi ile ilgili rahatsızlıklar için http://www.acilveilkyardim.com/ adresini incelemenizi isterim. Vereceğim diğer bilgilerde yine aynı adresten alınmıştır.

-Bayılma

Dolaşım bozukluğundan kaynaklanır. Bayılan kişi hemen yatırılmalı ve bacakları havaya kaldırılarak kan dolaşımı desteklenmelidir. Sıkı kıyafetler gevşetilmeli, yüze su serpilerek yada güzel/kötü kokular koklatılarak kişi uyarılmalıdır. Kişi ayıldığında açlık ve tansiyon durumu sorgulanmalıdır. Kişi açlıktan bayılmışsa şekerli içecekler, tansiyon düşüklüğünden/sıvı kaybından bayılmış ise ayran benzeri tuzlu içecekler verilmeli ve kişi dinlendirilmelidir. Baygınlık hali 5 dakikadan fazla sürerse tıbbi yardım alınmalıdır.

-Şeker

Şeker hastaları yükselen ya da düşen şeker değerleri nedeniyle fenalaşabilir veya bayılabilirler. Kişinin şekerinin düştüğünü, bayılmasından, hızlı nabzından, soğuk ter atmasından, cildinin soluk olmasından anlayabiliriz. İlk yardım amaçlı olarak kişiye şeker yada şekerli içecekler veriebilir, eğer durum devam ederse en yakın sağlık kuruluşuna sevk edilmesi hayati önem taşır.

Kişinin şekerinin yükseldiğini, çürük elma kokan nefesinden, hızlı fakat zayıf atan nabzından, kızarmış ve kuru cildinden, yavaş yavaş gelişen bilinç kaybından anlayabiliriz. Bu durum ortaya çıktığında durum yavaş yavaş kötüleşir ve kişi hemen en yakın sağlık kurumuna yetiştirilmelidir. Baygınlık gerçekleşirse kişinin solunum yolunun açık tutulmasına özen gösterilmelidir.

-Sara Krizleri

Sara hastalığı, nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, beyinde elektriksel iletimin durması ya da değişmesi sonucu ortaya çıkan krizlere sebep olur. Kişi öylece dalıp bile süre sonra uyanabileceği gibi, kasılmalı krizlerde yaşayabilir. Sara krizinde hastaya yapılabilecek ilk yardım kendisine zarar vermesini engellemekten ibarettir. Kilitlenen çene aralanıp kişi dilini ısırmasın diye arasına metal olmayan (kalem mendil benzeri eşyalar) yerleştirilir. Kişi eliyle ve/veya başıyla ritmik hareketler yapıyorsa yaralanmaması için tedbir alınır. Hasta çeşitli uyarıcılarla (kolonya gibi) kesinlikle uyarılmamalıdır. Hastaya müdahale edilmemeli sadece kendine zarar vermeden kendine gelmesi beklenmelidir. Sara krizi beyin aktivitesi ile ilgili olduğu için dışarıdan müdahaleler yardımcı olmadığı gibi hastayı daha kötü durumada getirebilir.

-Kalp Krizi

Kalp krizi çeşitli nedenlerle (hareket, stres, heyecan, aşırı soğuk gibi) artan kan dolaşımı ihtiyacının kalp tarafından karşılanmaya çalışılırken gelişen oksijen yetmezliği sonucu ortaya çıkar. Çocuk yaşlardan itibaren her yaştan insanlar kalp krizi geçirebilirler. Kalp krizi küçük ve büyük kriz olarak ikiye ayrılabilir.

Kişi 3-5 dakika süreli göğsünde orta şiddetli ağrı hissediyorsa küçük kalp krizi geçiriyor olabilir. Dil altı hapı kullanarak ve dinlenerek bu durumdan kurtulabilir. Hasta sakinleştirilmeli ve kontrol için en yakın sağlık kurumuna sevk edilmelidir.

Kişi uzun süreli çok yoğun göğüs ağrısı yaşıyorsa, bu durum dinlense ve dil altı hapı kullansa da düzelmiyorsa, büyük kalp krizi geçiriyordur. Bu durumda, kişinin sırt üstü yatırılıp dinlendirilmesi, sakinleştirilip bu durumun düzeleceği konusunda destek verilmesi, korkusunun giderilmesi ve en yakın sağlık kuruluşuna acil olarak sevk edilmesi gerekmektedir. Kişini solunumu yada kalp atışı durmuşsa, suni solunum ve kalp mesajı ayrı ayrı yada birlikte uygulanması kişinin hayata döndürülmesini kolaylaştırır.

Kalp krizi bizleri yalnız başımızayken de yakalayabilir. Göğsümüzde ve sol kolumuzda hissedeceğimiz ağrı ile kalp krizinden şüphelenebiliriz ve bu durumda derin nefesler alıp kuvvetlice öksürerek kan dolaşımımızı sağlayıp en yakın sağlık kurumuna ulaşabiliriz.

-Beyin kanaması, Felç ve Koma

http://www.acilveilkyardim.com/ilkyardim/ozeldurumhastalik.htm adresinden çok detaylı bilgilere ulaşılabilir.

Hepimiz bu bilgilere günün birinde ihtiyaç duyabiliriz, çok sevdiğimiz ya da hiç tanımadığımız bir insanı yukarıda yazan basit işlemleri soğukkanlı bir biçimde uygulayarak ölümden yada yaralanmalardan koruyabiliriz.

Saygılarımla....

28 Ocak 2010 Perşembe

Falkirk Wheel






Merhaba takipçilerim,

Bu yazımda sizlere bir mühendislik harikasını anlatmaya çalışacağım. Bu harika yapıt ile tanışlmamda bana aracılık eden, anlata anlata bitiremediğim, stumble uygulamasına tekrar şükranlarımı, tekrar sunarım.:)
Hidrolik, statik, dinamik, mukavemet, akışkanlar mekaniği... hepsi bu yapının içinde... Bu yapı ne mi? Bu yapı (bence) müthiş Falkirk Kanalı’nın ta kendisi... Falkirk kanalı Birleşik Krallık’daki taşımacılık işleri için yapılmış 11 kademeli savaktan oluşan bir su yapısıydı. 1930 da işelvini yitirdi ve yerine “Falkirk Wheel” Falkirk Tekerleği inşaa edildi.
Falkirk tekerleği, fotoğraflarından da anlaşılacağı üzere bir gemi kaldıracıdır. Gemileri aralarında 24 metre kot farkı olan iki su yolu arasında indirip kaldırır. Hemen bu ne ki demeyin çünkü bu yapı, 6000 ton ağırlığındaki gemileri sadece 1,5 kW enerji kullanarak 24 metre yukarı kaldırıyor :)
Tekerleğin alt ve üst kısımlarında bulunan havuzlara gemiler yavaşça giriyorlar. Arşimet prensibine göre, uygulanan kaldırma kuvveti yer değiştiren sıvını ağırlığına eşit olmaktadır; bu durumda geminin ağırlığı ne olursa olsun (havuzda yüzebildiği sürece), iki havuzunda ağırlıkları eşit olmaktadır. Elektrik motorları ile uygulanan ilk hareket ile gemiler yavaş ve kontrollü bir biçimde, toplam 5 buçuk dakikada yer değiştiriyorlar. Ufak bir hesaplama ile 6000 litre (6000 ton) suyu, 5 buçuk dakikada, 24 metre yukarı taşımanın enerji ihtiyacı 4280 watttır. Bu hesap 6000 litre suyun pomplanaması için gerekli enerji için yapılmıştır. Gemilieri kaldırmanın maliyeti nasıl hesaplanır bilemedim ama mevcut sistemin bu basit pompalama işleminin bile 1/3’ü kadar enerjiyle bu işi yapması zaten mühendislik harikası olduğunu göstermez mi?
Falkirk Tekerleği gelişen kara ve demiryolu taşımacılığı karşısında eski önemini yitirdi fakat turistik amaçlı olarak hala çalıştırılmaktadır. Kişi başı 8 pound’a bir saatlik tekne turu ile bu deneyimi yaşayabilirsiniz.
Saygılarımı sunarım...

17 Ocak 2010 Pazar

Walkman vs iPod Touch :)

Merhaba takipçilerim,
Bugün eve dönüşte çektiğim trafik çilesi bana çok fazla geldi. Hergün yanımda taşıdığım iPod’umu da evde unutmuş olmam sıkıntıma tuz biber ekti. Yol boyunca bol bol düşünüp sıkıldım, bol bol sıkılıp düşündüm, ve bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Müziği sevmeyen bir insan sanırım yoktur. Hepimiz sevdiğimiz için yada başka bir işle uğraşırken oyalanmak içinde olsa müzik dinleriz. İşte bende müzik dinlemeyi sevdiğim için, içimde yeni yeni kabaran rock müzik aşkını daha fazla yaşayabilmek ve yatakhanede akşamları müzik dinleyebilmek için 1995 senesinde radyosu bile! olmayan bir kasetçalar (Sony walkman) almıştım. Bugün trafikte iPodumu özlerken bir yandanda teknolojinin nerelere geldiğini düşündüm, araştırdım.
İşte size bilgiler:
Lansman/Satış fiyatı/Satış: Walkman 1979 /475 dolar/3000 kadar
iPod Touch /229 dolar/3000’den çok çok 
Walkmanin lansmanı bir basın toplantısı ile yapılmış, toplantı sonunda iki genç bisiklet sürerek walkman ile müzik dinlemiş. iPod touch’ta bir basın toplantısı ile tanıtılmış ve toplantı sonunda iPod touch ekranında reklam filmi izletilmiş 

Boyutlar: Walkman 130x90x80 400gr iPod Touch 110x61x8 110gr 
Kapasite: Walkman değiştirilebilir kasetlerde 36 şarkı/kaset
iPod Touch 8 gb 1600 şarkı
Güç: Walkman 2 tane AA pil iPod Touch Şarj edilebilir dahili pil
Ekran: Walkman- yok iPod Touch 320x280 16 milyon renk
Kablosuz teknoloji: Walkman – Walkmanden 18 yıl sonra piyasaya çıktı 
iPod Touch – var
Müzik satışı: Walkman – Kasetlerde kayıtlı 20000 şarkı
iPod Touch – iTunes store’da kayıtlı 8 milyon şarkı
Video: Walkman – yok iPod Touch – Hafızadan yada online video izleme
Ekstra özellikler: Walkman- yok
iPod Touch – akselometre ve tam dokunmatik çoklu algılayıcı ekran sayesinde çok kolay kullanım, kablosuz internet erişimi (sosyal ağlara, skype gibi haberleşme hizmetlerine bağlanabilme), e-book göstericisi, adımsayar, not defteri gibi günlük hayatta işimize yarayan 50.000’den fazla uygulama ve zevkli oyunlar.....

Biraz reklama kaçtı farkındayım ama bu veriler bizlere teknolojinin nerelerden nerelere geldiğini gösteriyor. Eskiden hayal edemediğimiz şeyler artık o kadar sıradanlaşmış ki, evde unutabiliyoruz. 
Bu arada iPod Touch ballandıra ballandıra anlattığım kadar güzel bi alet herkeslere tavsiye ederim. Hadi görüşürüz....

Mühendis şakaları

Merhaba takipçilerim;
Bu yazımda internette okuyup güldüğüm birkaç mühendis şakasını sizlerle paylaşacağım. Bu bloğun takipçileri arasında birçok mühendis var ve eminim bu şakalardan bütün mühendisler kendilerinden birer parça bulacaklardır. İyi eğlenceler efendim ..


İki mühendislik öğrencisi kampüse doğru yürümektedir. Biri diğerine sorar:
- Bu şahane bisikleti nereden buldun?
- Dün eve yürüken, bir tane kadın önümde durdu, bisikleti yere bıraktı soyundu ve dedi ki“ Neyi istersen alabilirsin”
- Kıyafetleri almamakla iyi etmişsin, büyük ihtimalle üzerine olmazdı!

Bir rahip, bir doktor ve bir mühendis golf oynamaya giderler. Sahanın dolu olmadığını ve sahada ki oyuncuların anlamsız hareketler yaptığını görüp görevliye sahadakilerin kim olduğunu ve neden böyle davrandıklarını sorarlar. Görevli onların geçen yıl golf tesisinde çıkan yangını söndürürken kör olan itfaiyeciler olduklarını, boş zamanlarında tesise gelip golf oynadıklarını anlatır. Duruma üzülen rahip “Bu kahramanlar için akşam uzun bir dua edeceğim ve tanrıdan günahlarını bağışlamasını dileyeceğim” der. Doktor ise duruma çok üzülür ve ülkenin en iyi göz doktorlarını tanıdığını ve onlara yardımcı olmaya çalışacağını söyler. Mühendis ise biraz düşünür ve görevliye “ bu adamlar neden akşamları değilde gündüzleri golf oynuyorlar” diye sorar :)

Bir inşaat mühendisi ile makine mühendisinin farkı nedir?
Makine mühendisi silahları yapar, inşaat mühendisi ise hedefleri... :):)

3 mühendislik öğrencisi, kantinde oturmuş ve insanı tasarlayan muhtemel mühendisin ne mühendisi olduğu hakkında tartışmaktadırlar:
İlk öğrenci:
-Bence makine mühendisidir, şu bağlantı parçalarına baksanıza, der.
İkincisi:
-Bence elektrik mühendisidir, sinir sistemi milyonlarca elektrik taşıyan sinirlerden oluşmuştur, der.
Üçüncüsü ise:
-Bence inşaat mühendisidir, başka kim toksik madde taşıyan bir boru hattını bir eğlenme alanından geçirir.......

3 mühendis ve 3 işletmeci aynı trene binerler. İşletmeciler birer bilet almıştır, mühendislerin ise sadece bir bileti vardır. Aynı kompartmanda oturan bu altı kişi aralarında sohbet ederler ve bu bilet durumu öğrenilir. İşletmeciler mühendisleri aşağılarken bir yandanda bilet kontrolünü nasıl geçeceklerini merak ederler. Bilet kontrol zamanı gelince mühendisler bir tuvalete sıkışır ve kontrolör gelip kapıyı çalınca bir tanesi kapıdan biletini uzatır . Bu şekilde bir biletle üç mühendis yolculuğu tamamlar. Buna şahit olan işletmeciler “biz nasıl düşünemedik!”diye üzülürler.
Dönüş yolunda aynı altı kişi yine aynı trene denk gelirler. Bu sefer işletmeciler akıllı davranıp tek bilet almış, mühendisler ise çılgınlık yapıp bilet almadan trene binmişlerdir. Bilet kontrol zamanı yaklaşınca işletmeciler biletsiz mühendislere ne olacak diye düşünerek tuvalete girerler. Biraz sonra kapı çalınır ve bir tanesi kapıdan bileti uzatır. .... Sonraki durakta da işletmeciler trenden atılır.
Çok yazık değil mi? :):):):):)
Sizi biraz eğlendirebildiysem ne mutlu bana, esen kalın...

Doğa katili cep telefonları!

Merhaba Sevgili Takipçilerim;

Bu yazımda, sizlerle cep telefonu kullanımının dünya üzerinde ki artışını ve bu teknolojinin tükettiği enerji ve bu tüketimin maliyetleri hakkında okuduğum bir yazıyı paylaşacağım.
http://sayiamgreen.com/infographic/environmental-impact-of-cell-phones/ sitesindeki yazıda dünya üzerinde 6.7 milyar insan yaşadığı, bunların % 61’inin cep telefonu kullandığı yazılmış. Buda 4,1 milyar cep telefonu dünyamıza radyo sinyalleri yaymakta olduğunu gösteriyor.
Araştırmalara göre cep telefonları ortalama bir yıl kullanılıyormuş . Sıradan bir cep telefonu yılda 4,22 megajul enerji tüketir. Bu değer 32 galon benzine eşdeğerdir. Bu enerji tüketildiğinde doğaya 112 kilogram karbondiyoksit salınır. 96 gr CO2 / km emisyon değerine sahip 1,6L bir Volkswagen motor 1166 km yol yaptığında ancak bu kadar gaz salınımı yapar....
Günümüzde cep telefonu kullanımı sadece konuşma yada mesajlaşmadan ibaret değil. Ülkemizdede yaygınlaşmaya başlayan 3G teknolojisi sayesinde cep telefonlarıyla yüksek hızda veri transferi yapmak artık mümkün. 3G altyapısı üzerinden 1 Gbit veri transferi 940 megajul enerjiye yani 27 kilogram karbondioksit salınımına eşdeğerdir.
Enerji ihtiyacı bunlarlada bitmiyor. Bu yazıyı okuyacak 100 kişinin 99’u eminim ki herhangi bir elektronik eşyanın fişini kullanmadığı zaman prizden çıkarmıyordur. Prizde kalan her cep telefonu şarj aleti saatte yarım watt enerji harcıyormuş. Dünyadaki kullanım göz önüne alındığında, prizde bırakılan şarj aletlerinin toplam maliyeti, 28000 evin, yaklaşık olarak 100.000 kişilik bir kasabanın yıllık elektrik ihtiyacına eşdeğerdir.
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte, elektronik atık diye bir kavram belirdi. Hurda cep telefonlarının bu konuya katkıları ise çok önemli. Her yıl 140 milyon cep telefonu çöpe atılıyor. Bu cep telefonlarından yılda 37 ton kurşun toprağa karışıyor. Ayrıca her yıl 56 milyon dolar değerinde 4,7 ton altın ve 8,4 milyon dolar değerinde 49 ton gümüş ve daha birçok kıymetli metaller doğaya bırakılıyor. Hesaplamalara göre geri dönüştürülen her 515 cep telefonu, bir evin yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek kadar değerliymiş. Eğer tüm cep telefonları geri dönüşüme girebilirse, bu sayı 272.000’e yani 950.000 nüfusa, başka bir deyişle; Antalya ilimizin bir yıllık enerji ihtiyacı karşılanabilir.
Hergün ceplerimizide taşıdığımız, yanımızdan ayıramadığımız, ufak aletlerin dünya çapında ne kadar büyük bir enerji sarfiyatı yarattığını sizlere göstermeye çalıştım. Gitgide artan enerji tüketiminin dünyamız üzerindeki etkilerini hepimiz biliyoruz. Belki bu verileri gördükten sonra cep telefonu kullanımımız birazda olsa azalır, dünyamızın yok oluşu biraz daha ertelenir.
Kendinize iyi bakın...

5 Ocak 2010 Salı

Mozilla Firefox !!!!

Merhaba sevgili takipçilerim;
Bugün ki yazımda sizlerle birçoğumuzun kullandığı, ya da kullanmayarak hata ettiği “Mozilla Firefox” isimli internet tarayıcısından bahsedeceğim.
Mozilla firefox 2002 yılında beta sürümüyle, 2004 eylülünde ise 1.6 versiyonuyla hayatımıza girdi. 2004 yılından bu yana kullanışlı arayüzü, sistem kaynaklarını daha verimli kullanması, mükemmel eklentileri ve kişiselleştirilebilirliği ile, tüm işletim sistemlerinde kullanıcı sayısını sürekli arttırmayı başardı ve dünyanın en çok kullanılan ikinci internet tarayıcısı olmayı başardı. http://www.mozilla-europe.org/tr/firefox/ eğer hala firefox ile tanışmadıysanız verdiğim linkten kolayca indirip bilgisayarınızda kullanmaya başlayabilirsiniz.
Verdiğim linkten kabaca bir hesapla firefox’un 10000’in üzerinde eklentisi olduğunu görebiliyoruz. Temalar, Rss okuyucular, indirme yöneticileri, sosyal ağlara kolay ulaşım eklentileri bu eklentilere birkaç örnek olabilir...
Yazıma, firefox ‘un klavye ve mouse kısayolları ile devam etmek istiyorum. Bunlar gerçekten çok zaman kazandırabiliyor. Denemenizi ve alışmaya çalışmanızı şiddetle tavsiye ederim;

Klavye kısayolları;
Space : 1 ekran aşağı kaydırma
Shift + Space : 1 ekran yukarı kaydırma
Aşağı ok : aşağı kaydırma
Yukarı ok : yukarı kaydırma
Home : Sayfanın en üstü
End : Sayfanın en altı

Sekme kısayolları:
F5 : Sayfayı tazeleme
Alt + Home : Anasayfaya geri dönüş
Ctrl + L : Adres çubuğu seçili
Ctrl + K : Arama kutusu seçili
Ctrl + Mouse scroll : Sayfa zoom in/out
Ctrl + P : Sayfa yazıcı çıktısı
Ctrl + H : Daha önce gezilen sayfaların listesi
Ctrl + T : Yeni sekme
Ctrl + Tab : Sekmeler arası gezinti
Ctrl + W : Sekme kapama
Ctrl + B : Yerimleri listesi
Ctrl + D : Sayfayı yerimi olarak kaydetme

Mouse kısayolları;
Orta tuş : Sekmeyi kapama
Orta tuş : Linklere orta tuş ile tıkladığımızda linki yeni sekmede görüntüler
Shift + Scroll : Önceki/Sonraki sayfaya gidiş

Bu yazıda burada bitiyor sevgili takipçiler. Umarım verdiğim bilgiler işinize yarıyordur. Saygılarımı sunuyorum...

31 Aralık 2009 Perşembe

petabyte

Merhaba takipçiler, nassıız iyissiiz inşallah :)
Bu yazımda sizlere bilgisayar kullanımının geldiği nokta hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Hepimizin hayatın çok büyük bir yer kaplamaya başlayan bilgisayar dünyası artık “petabyte” çağına girmiş bulunuyor.
Peki nedir bu Petabyte? Bildiğimiz gibi bilgisayar dünyasında veriler için ölçü bigimi byte tır. Veriler 2^3 oranında büyürler. Yani byte ın bir büyük ölçüsü kilobyte 1024 byte a eşittir. Megabyte 1024 kb’a, gigabyte ise 1024 mb’a eşittir. Petabyte ise gigabyte’ın 1024 katı olan terabyte’ın 1024 katına eşittir :).
Bu sayısal verileri basitleştirmek gerekirse, bugün aldığımız son model bir dizüstü bilgisayarın veri depolama kapasitesi 320 gb tır. Bir petabyte ise bu bilgisayarlardan 3276 tanesinin depolama kapasitesine eşittir. Sanırım bu özet petabyte’ın ne kadar büyük birşey olduğunu bizlere göstermiştir.
Şimdi gelelim dünya bilgisayar kullanımı verilerine:
Önceki yazımda bahsettiğim Stumble eklentisini kullanarak bulduğum bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Yazının sonunda vereceğim adresteki haberlere göre, dünyada 1,5 milyon bilgisayar kullanıcısı varmış. 2000 yılından bu yana dünyada bilgisayar kullanımı % 324 artmış, 1995 yılında 16 milyon olan internet kullanıcısı sayısı, bugün 1 buçuk milyonuda geçmiş durumda.
Artan bilgisayar kullanımı, internetteki yenilikler (video paylaşımı, on-line oyunlar, sosyal paylaşım siteleri) veri depolama ihtiyaçlarını büyük bir hızla arttırmış. Teknolojide ki gelişmeler sayesindede bilgisayar dünyası genişledikçe ucuzlamış. Dünyanın önde gelen hard-disk üreticilerinden Hitachi’nin verilerine göre gigabyte başına hard-disk üretim maliyeti 1998 yılında 228dolar iken 2007 yılında fiyatlar 0,8 dolar’a kadar inmiş. Bu ucuzlamanın muhtemel sonucu da petabyte lık harddisklerin de evlerimizde kullanılabileceği anlamına geliyor. Colossal Storage firması 2-5 yıl içerisinde üretecekelri 1.2 pb kapasiteli hard-disklerin 750 dolar gibi fiyatlarla satılacağını duyurmuş.
Yazımı bitirirken petabyte ın büyüklüğü hakkında biraz daha bilgi verip, gelecekte bilgisayarlarımızda ne kadar çok dosya saklayabileceğimiz hakkında sizi rüya aleminizle başbaşa bırakıyorum.
1 petabyte = 20 milyon tane 4 çekmeceli dolap dolusu yazıcı çıktısı :)
1 petabyte = 13.3 yıl boyunca durmadan izlenecek kadar high definition video :)
1.5 petabyte = Facebook’ta kayıtlı 10 milyon fatoğrafın toplam boyutu
20 petabyte = Google server larında bir günde işlenen toplam veri :)
50 petabyte = İnsanoğlunun,varoluşundan bu yana (tarihin kaydedilmesinden itibaren) herhangi bir dilde yazılmış tüm kütapların boyutu :)
İyi günler dilerim...